reklam

19 Ağustos 2012 Pazar

Zenginleşen halk yardımla ayakta!


AKP 'milli geliri 10 bin dolar yaptık' derken yılda iki milyon aileye kömür dağıtıyor
Zenginleşen halk yardımla ayakta! AKP hükümeti Türkiye de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin doların üzerine çıktığı söylemiyle ekonomide pembe tablo çizerken, diğer yandan da temel ihtiyaçların başında gelen ısınma için her yıl milyonlarca ton kömür yardımı yapmaya devam ediyor. Her 9 aileden birine kömür yardımı yapan AKP iktidarı, 2003-2011 yılları arasında toplam 17 milyon aileye, 13.6 milyon ton kömür dağıttı. Yerel seçimlerin gerçekleştirildiği 2009 yılında 2.25 milyon aileye 1.9 milyon ton kömür dağıtıldı.
AKP iktidarının özellikle seçim dönemleri öncesinde rekor düzeye ulaşan kömür yardımları 2011 yılı sonu itibarıyla 13.6 milyon tona dayandı. İktidarı döneminde kişi başına milli gelirin 10 bin doların üzerine çıktığı söylemiyle ekonominin geliştiğini savunan AKP, aynı dönemde Türkiye deki her sokaktaki bir eve yardım yaptı. AKP iktidarı bir yandan ekonomide pembe bir tablo çizerken diğer yandan da milyonlarca aileye kömür yardımı yapmaya devam etmesi akılları karıştırıyor.
MHP Adana Milletvekili Ali Halamanın soru önergesini yanıtlayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, AKP nin 2003-2011 yıllarında kaç aileye, kaç ton kömür dağıtıldığına ilişkin son verileri açıkladı.
Bakanlığın verilerine göre, AKP nin seçimlerden önce propaganda aracına dönüştürdüğü yardımlar kapsamında dağıtılan kömür 9 yıl içinde 13 milyon 599 bin 127 tona ulaştı. Kömür dağıtımı en fazla yerel seçimlerin yapıldığı 2009 yılında yapıldı. 2009 yılında toplam 2 milyon 250 bin 210 aileye 1 milyon 907 bin 157 ton kömür dağıtıldı. 9 yıl içinde toplam 17 milyon 17 bin 317 aileye kömür dağıtımı gerçekleştirildi.
Aileler 2, miktar 3 kat arttı
AKP nin iktidarda olduğu 9 yıl içerisinde hem dağıtılan kömürün miktarı hem de dağıtım yapılan aile sayısı sürekli arttı. 2003 yılında 1 milyon 105 bin aileye 686 bin 116 ton kömür dağıtımı yapılırken; 2011 yılında gelindiğinde 2 milyon 95 bin 636 aileye, 1 milyon 960 bin 204 ton kömür dağıtıldı. Buna göre 9 yıl içerisinde kömür yardımı alan aileler yüzde 89.5, dağıtılan kömür miktarı ise yüzde 185.6 oranında arttı.
Her 9 aileden 1 ine kömür yardımı
Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye de yaklaşık 18 milyon aile bulunuyor. Her yıl yapılan kömür yardımlarında ise 2008 yılından itibaren kömür dağıtılan aile sayısı 2 milyonun üzerine çıktı. Buna göre Türkiye deki her 9 aileden 1 ine kömür yardımı yapılmaya başlanırken 2003 yılında her 20 aileden 1 ine kömür yardımı yapılıyordu.

Mahmut Lıcalı/CumhuriyetZenginleşen halk yardımla ayakta!

Gaz Lambasıyla Adalet ve Kalkınma - Ömer Yıldız



Gaz Lambasıyla Adalet ve Kalkınma - Ömer YıldızAdalet ve Kalkınma Yan yana ne kadar güzel duruyor değil mi?
Ülkenizde bir adaletsizliğin olduğunun belirtisi ve geri kalmışlığınıza dem vururcasına kalkınmaya davet içeren sözcükler
Perde arkasına baktığınızda ise gözlerini petrol ve para hırsı bürümüş, aç çakallar gibi bekleyip, ellerini ovuşturan emperyalist güçler.
Oyun ülkemizde döe2hil olmak üzere her yerde aynı kurallarla oynanıyor. Kargaşanın yaşandığı, halk hareketleriyle sarsılan tüm ülkelerde aynı gizli eli hissetmek mümkün
Bazılarında muhalefeti destekleyen, bazılarında ise başa geçirdiği hükümetlerin gücüne güç katmak için çabalayan bu büyük hareketin adı Adalet ve Kalkınma Hareketi
İsim size bazı tanıdık oluşumları çağrıştırabilir Az önce de belirttiğimiz gibi kargaşa çıkarılmak istenen ülkelerde bütünüyle etkin olan bu hareket tamamıyla BOP menşeli; CIA ve MI6 ajanları ile hedef ülkelerde etkinliğini sürdürmekte Kısa sürede gerçekleşmeyecek operasyonları uzun vadeye yayarak, basın-yayın organları vasıtasıyla halk desteğini de arkasına alarak gün geçtikçe güçlenen bu oluşumun en etkili söylemi ise yine çok tanıdık: ılımlı İslam
Adalet ve Kalkınma Hareketinin merkezi Londra;
Başta ABD olmak üzere emperyalist amaçlı devletlerin milyar dolarlık hibe ve yardımlarıyla faaliyetlerine devam eden Adalet ve Kalkınma Hareketi başta Fas, Mısır, Pakistan, Libya gibi ülkelerde ve tabii Türkiye de de önemli konumlara gelmiş vaziyetteler.
Ortak yönleri ise hayli ilgi çekici; Amblemleri ampul, yalnızca Fas ta ampul yerine gaz lambası kullanılıyor, hepsi liberal programlara gönül vermiş, özelleştirmeler programlarda babalar gibi ilk sırada, Amerikanvari demokrasiye aşık ve dış politikalarında ise Batı ile işbirliği olmazsa olmazları
İslam ülkeleri olarak hepsinde de ılımlı islamı savunmak ve halkın dini yönünü kullanan ajan provokatörlerle amaçlarına ulaştıkları rahatlıkla görülebilmekte
Türkiye den önce Fas ta kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, daha sonra Mısır da kuruldu, Libya da ise muhalefet olarak oluşturuldu. Son olarak Suriye de de bu adla bir parti kuruldu.
BOP un taşeronluğunu ve eşbaşkanlığını gururla devam ettiren insanları, ülke insanına kurtarıcı olarak göstermek ise en büyük marifetleri Başımıza gelebilecek en büyük felaketi, medya aracılığıyla en büyük şansımız olarak öyle güzel anlatıyorlar ki ee hadi sen söyle kime oy verelim başka sözü hepimize tanıdık gelmiyor mu?
Dikkat etmemiz gereken husus ise, Tunus ta Mısır da, Libya da halk hareketlerinin her saniyesini televizyon ve gazeteler aracılığıyla duyup, görürken; diktatör ler sonrası bu ülkelerde tek bir habere şahit oldunuz mu? Plan uygulandı, halkın kin ve nefreti bu kişilerin üzerine çekildi, taşeronlar iş başına getirildi. Gerisini bilmemizin ne önemi var ki?
Aynı oyun Suriye de de olanca hızıyla devam etmekte; Adalet ve Kalkınma Hareketi Suriye ye diz çöktürmek için tüm varlığını kullanıyor. Ve bunu da ne acıdır ki maşa varken elini yakmayarak Müslüman bir ülke olan Türkiye eliyle yapıyor.
BOP yeni eşbaşkanlarla ve taşeron yönetimlerle etki alanını genişletiyor, Adalet ve Kalkınma Hareketi iç karışıklıkları körükledikçe körüklüyor, azılı emperyalistler muhalefet adındaki teröristlere açıktan her türlü yardımı yapıyor, Batılı güçler artık tek silah atmadan halk hareketleriyle doğal zenginliklere el atıyor, petrol fakiri biz gibi ülkelerin en büyük enerji kaynağı olan su HESler aracılığıyla yabancı güçlere peşkeş çekiliyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika kaynadıkça kaynıyor
Adalet, Kalkınma, demokrasi, hatta ileri demokrasi, özgürlük, eşitlik, insan hakları, muhalefet
İçleri boşaltılmış bu kelimeleri duymak bile insanda nefret uyandırmıyor mu?
Asıl önemli konuya dönecek olursak, aylar önceki bir yazımızda sorduğumuz soruyla bitirelim
Hatırlarsanız 2003 te ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Washington Post gazetesine verdiği demecinde:
Ortadoğu da Türkiye de döe2hil 22 ülkenin sınırları ve rejimleri değişecektir.
Demişti. Peki, Türkiye olarak:
Sınırlarımız mı değişecek? Yoksa rejimimiz mi?

Ömer YILDIZ
Yazıları Facebook tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46
Sayfa: https://www.facebook.com/omeryildizyazilari2

Gaz Lambasıyla Adalet ve Kalkınma - Ömer Yıldız

Clınton Suk la Neden Görüşmedi? - Mehmet Ali Güller


Clınton Suk la Neden Görüşmedi? ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton un programında Suriyeli muhaliflerle görüşmek de vardı. Ancak Clinton Suriyeli muhaliflerin çatı örgütü olan Suriye Ulusal Konseyi SUK la değil, bağımsız aktivistlerle görüştü. Peki, bu ne anlama geliyor?
TAMPON BÖLGE GÜNDEMDE DEĞİL
Sorumuza yanıtı iki konudaki gelişmeyi inceleyerek arayalım:
Clinton-Davutoğlu görüşmesinden önce, ABD ve Türkiye nin tampon bölge ya da uçuşa yasak bölge konusunu karara bağlayacağı ileri sürüldü. Hatta ikilinin basın toplantısındaki sözlerinden bu anlamı çıkarabilenler bile vardı. Ama gerçekte bu konuda bir adım atılmamıştı.
Örneğin ABD nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone bu görüşmelerden üç gün sonra Türk gazetecilere özellikle vurguluyordu: Tampon bölge zor! Üstelik Ricciardone, ülkesinin askeri çözümden yana olmadığını yineliyordu.
ABD Savunma Bakanı Leon Panetta da, uçuşa yasak bölge konusunun gündemlerinde olmadığını belirtiyordu.
Kaldı ki, AKP Hükümeti de Clinton-Davutoğlu görüşmesinden iki gün sonra gerçeği açıklıyordu. 4 saatlik Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basının karşısına çıkan Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tampon bölgenin söz konusu olmadığını belirtiyordu.
SUK KİMİN ÖRGÜTÜ?
Hillary Clinton un SUK la görüşmemesinin anlamını, bu kez SUK un yapısını inceleyerek araştıralım:
SUK un merkezi İstanbul dadır ve kurucusu da AKP Hükümeti dir.
SUK, ilk olarak Antalya da ve İstanbul da yapılan iki toplantıda inşa edildi. O zamanki adı Kurtuluş Kongresi ydi. SUK un bu ilk hali, yüzde 80 i Müslüman Kardeşler olan bir örgüttü.
AKP nin oluşturduğu bu yapı, ardından bazı müdahalelerle farklı çevrelere açılmaya çalışıldı. Ancak 20 Ağustos 2011 deki toplantıda, bu kez Müslüman Kardeşler yoktu! Hatta en büyük muhalif grup olan Şam Deklerasyonu ile Solcular da yoktu!
Süren pazarlıklar, yapılan görüşmeler, Esadı devirmeyi amaçlayan Batı ülkeleriyle süren müzakerelerin ardından 2 Ekim 2011 de Suriye Ulusal Konseyi SUK ilan edildi.
SUK, İKTİDAR ODAĞI OLAMADI
Ancak bu tarihten sonra da SUK içinde sıkıntılar oluştu. Son olarak SUK a Kürtleri de döe2hil etmek için Kürt Başkan bile seçtiler.
Şu anda SUK un 314 üyesi var. 20 kişilik kontenjanı bulunan Kürtler, Seküler gruplar ve Müslüman Kardeşler, SUK un en büyük kesimini oluşturuyorlar.
Ancak başa kimin geçeceği ve hangi ülkenin etkin olacağı gibi çıkar çatışmaları nedeniyle bir türlü birlik oluşturulamıyor. Bu durum, ABD Kongresi nde silahların farklı ellere gidebileceği tartışmalarına bile dönüşmüş durumda.
Suriye cephesi direndikçe ve Rusya-Çin ikilisi ABD ye karşı inisiyatif geliştirdikçe, bu birlik çalışması daha da zorlaşıyor!
TARAFLAR BİRBİRİNİ SUÇLUYOR
Aslında SUK sözcüsü Muhammed Sarmini nin sözleri Clinton un neden kendileriyle görüşmediğini açıklıyor: SUK u bir kenara atıyorlar. Bence bu, Konsey e, artık Amerikalılar tarafından desteklenmediklerini söylemektir.
ABD ise durumu daha diplomatik şekilde ifade ediyor. Örneğin Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü nden Andrew Tabler, SUK, öngörülen işlevi edinemedi diyor.
Esadı devirmeyi başaramayan Atlantik ülkeleri topu birlik oluşturamayan muhaliflere, muhalifler ise topu, kendilerini yeterince desteklemeyen ve silah vermeyen Atlantik ülkelerine atıyor!
Özgür Suriye Ordusu nun son açıklaması bu bakımdan anlamlı: Libya dan bize gönderilen, parasını Katarın verdiği silahlar höe2löe2 Türkiye de ve elimize ulaşmadı!
Bu arada Müslüman Kardeşler in SUK tan tamamen ayrıldığı iddia ediliyor. Bu iddia, El Kaide tipi bombalı saldırıların artması ve kontrgerilla faaliyetlerinin öne çıkmasıyla birleşince anlam kazanıyor. Bunu da bir başka yazıda inceleyeceğiz.Clınton Suk la Neden Görüşmedi? - Mehmet Ali Güller

Didim! - Uğur Dündar


Didim! Önceki gece, Didim'deydim.
Altınkum Yazarlar Festivali'nin kapanış konuğuydum.
Altınkum, adı gibi altın renkli kumsala sahip, harikulade bir plaj. Halka açık bu plajdan her gün en az 10 bin kişi denize giriyor. Altınkum'un denizi de görülmeye değer... Kitap okunacak kadar berrak ve temiz. Tuzlu olmasa, bardağa doldur ve iç! İlçede biyolojik arıtma sorunu çözüldüğünden, en ufak bir kirlilik söz konusu değil...

***
Didim'in gecesine ve insanlarına da hayran oldum.
Planlamaya göre İyi Uykular Sayın Seyirciler''i saat 20.30'dan itibaren imzalamaya başlayacaktım.
Ancak kuyruğun uzaması ve izdiham nedeniyle 20.00 civarında festival alanındaydık.
Kitapları imzalamadan önce, söyleşi için mikrofonu elime aldığımda kuyruğun ucu görünmüyordu.
Yaklaşık bin kişi, alanı hıncahınç doldurmuştu.
Ağırlık her zaman olduğu gibi kadınlardaydı. Aralarında her yaştan okur vardı. Hatta bazı anneler, kucaklarındaki bebekleriyle gelmişlerdi. Yürüyemeyecek derecede hasta olanlar bile, tekerlekli sandalyeleriyle sıraya girmişlerdi.
Konuşmama günümüz Türkiye'sinde halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden gazeteciliğin içinde bulunduğu zorlukları anlatarak başladım. Medyanın neredeyse tamamının yandaşlık yapmasına karşın, Başbakan Erdoğan'ın hala gazetecilerin kalemlerini kırma peşinde olduğunu söyledim. Star Televizyonu'ndan ayrılış sürecinde yaşadığım haksızlıkları dile getirdim. Bizimkine benzer bir demokrasiye (!) çağdaş hukuk devletlerinin hiçbirinde rastlanamayacağını belirttim.
Sözlerim sık sık alkışlarla kesiliyordu. Korku imparatorluğu atmosferinin bunalttığı insanlar, medyanın yandaşlaşmasına ve gerçeklerin kendilerinden saklanmasına tepkiliydi...
Çoğunun elinde SÖZCÜ vardı. Hatta içlerinden biri SÖZCÜ, bizim için sadece bir gazete değil, o bizim SÖZCÜMÜZ, bizim sesimiz. Suskun çoğunluğun sesi...'' diyordu.
Onlara SÖZCÜ'nün özelliklerinden ve ayrıcalıklarından söz ettim. Cesur duruşunun ardındaki gerçekleri sıraladım. Gazetenin sahibi Burak Akbay'ın tek işinin gazetecilik faaliyeti olduğunu, başka işlerle uğraşmadığını, tüm gazete çalışanlarının da işlerini özveri ve aşkla yaptıklarını anlattım.
SÖZCÜ'nün cesaretinin şeffaflıktan kaynaklandığını ifade ettim.
Bunları söylerken gelen tepkilerden gördüm ki, herkes olup bitenlerin farkında. Hatta insanlar SÖZCÜ okumanın ve okutmanın bir misyon haline geldiğine inanmış durumda.
Örneğin içlerinden biri, diğer medya patronlarının bankacılık, müteahhitlik, petrolcülük vs. gibi işlerin arasına medyayı da sıkıştırdığını, bu nedenle AKP'nin de onları kolayca sıkıştırdığını söyledi!
Doğru söze ne denir?

***
Bunun üzerine  konuşmayı daha fazla uzatmayarak, kitapları imzalamaya koyuldum.
Saat 20.30'da başlayan imza gecesi bittiğinde, saatler 02.00'yi gösteriyordu.
Altı saat süreyle yerimden hiç kalkmadan imza atmıştım!
Bu arada izdihamdan fenalık geçirerek hastaneye kaldırılanlar oldu.
Tam kalkmak üzereyken, bir okur, önüme bir fotoğraf koydu. Bu fotoğrafı yorumlar mısınız?'' diye sordu.
Fotoğraf AKP İstanbul İl Başkanlığı'nın verdiği iftar davetinde çekilmişti. Doğuş Grubu'nun patronu (NTV ve Star Tv'nin de sahibi) Ferit Şahenk, doksan derece eğilerek Başbakan Erdoğan'ın elini sıkıyordu.
Fotoğrafa baktım, baktım ve şunları söyledim:
İhale alacaksan, önümde böyle eğileceksin!.. İhale aldığın sürece ekranlarından benim istediğimi söyleyeceksin!''
SÖZCÜ okuru Haklısınız!'' dedi. Kendisine başka bir örneği hatırlattım.
Geçenlerde Bülent Arınç, her zamanki dobra dobra üslubuyla bu gerçeği daha net söylemiş, Senin patronun benim bakanlığımdan ihale alacak. Sonra da aleyhimde haber yapacak! Sıkı mı?'' diye sormuştu'' dedim.
Okur fotoğrafı aldı ve sıkı mı?'' diyerek gecenin karanlığında kayboldu.

Not: İzdihamda bayılan sevgili okuruma geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve saatlerce sırada bekleyen herkese teker teker teşekkür ediyorum. Bilin ki kalbim Didim'de kaldı...

Didim! - Uğur Dündar

Aygün, genel başkanı da dinlemedi - Saygı Öztürk


Aygün, genel başkanı da dinlemedi CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, kendisini Tunceli değil, Dersim milletvekili olarak tanıtır. TBMM de Atatürk, İsmet İnönü dönemini eleştirmesiyle tanındı. Bu açıklamaları da daha çok hükümete yakın gazetelerde ve televizyonlarda yer buldu, milletvekilinin bu sözleriyle AKP, CHP yi fena vurdu. Aygün, CHP içinde CHP ye muhalif bir isim oldu.

Aygünün, PKK lı olduğu öne sürülen kişiler tarafından götürülmesinden sonra,Tunceli ye gelen milletvekillerinin PKK aleyhinde sert açıklamalar yapmaması bazı çevreler tarafından kendilerinden özellikle rica edildi. Onlar da, Aygünün durumunu düşünerek bu isteğe uydu.

Aygünün serbest bırakılacağı zaten bekleniyordu. Bu beklenti boşa çıkmadı. Serbest kaldıktan sonra milletvekilinin Ovacıkın Torunoba karakoluna geldiği açıklandı. Oysa, Torunoba karakolu yetkililerine sorduğumuzda, Milletvekilinin karakola hiç gelmediğini öğreniyorum.

Kendisini karşılamaya giden milletvekilleri, yanlarından geçen pikabın içinde Hüseyin Aygünün olduğunu önce fark etmediler. Araç şoförü, Pikaptakilerden birisi Hüseyin Aygün dü deyince geriye dönüp yetiştiler. Acaba o pikap Aygünü götürmesi için PKK tarafından mı ayarlanmıştı, yoksa yoldan geçerken tesadüfen mi Aygün araca alınmıştı? Bu da yine bilinmeyenlerdendir

Kılıçdaroğlu, Aygün e dedi ki
Genel Başkan Kılıçdaroğlu nun cep telefonu çaldı. Arayan Milletvekili Kamer Genç ti. Genç, heyecanla Hüseyin Beyle beraberiz dedi ve telefonu Aygün e uzattı. Konuşma çok kısa süre sürdü. Kılıçdaroğlu, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Aygün, yanında bulunan milletvekillerine Genel başkan hiçbir açıklama yapmadan, Ankara ya gelmemi ve burada basın toplantısı düzenlememi söyledi dedi.

Hüseyin Beyin, bırakın genel başkanının çağrısına uymayı, ilk dakikadan itibaren açıklamalar yapmaya başladı. Bazı sözleri terör örgütünün propagandası gibi yorumlandı. Bu durum CHP de rahatsızlık yarattı. Bugün Kılıçdaroğlu yla görüştükten sonra o sözlerine açıklık getirmek amacıyla basın toplantısı yapacak. Aygün, günlerdir televizyonlarda Artık söyleyecek sözü kalmamış olacak ki, genel merkezin uyarısıyla söylediklerini düzeltmeye çalışacak. Tabii ki inandırıcı olmayacak.

O telsizle konuşmalar yapılır
O gün, Tunceli de bulunan CHP milletvekilleri de Aygünün bazı sözlerinin yanında değildi. Sanki milletvekilinin yolu kesilmemiş, silah zoruyla götürülmemiş de kırmızı mumlu zarf la çağrılmış gibi anlatımları olumsuz bir hava yarattı.

Hüseyin Aygünün konuşmalarında Dağdakiler beni çağırsalar giderdim diyor. Aygün e iyi davranıldığını güvenlik güçleri de telsiz konuşmalarından önceden öğrenmişti. Telsiz konuşmalarına örgütün önde gelen isimlerinden Bahoz Erdal da düşmüştü. Belki bazıları merak eder, Bahoz Erdal Tunceli dağlarındaki teröristlerle telsizle nasıl konuştuğunu.

Örgütün elinde Japon malı çok güçlü telsizler var. Bunlar hem telefon, hem de telsiz olarak kullanılıyor, mesajlar da bunlar üzerinden gidiyor. Örgütün Kuzey Irak ta bulunan ana karargahındaki büyük telsiz topraklarımızda bulunan örgütün sözde Eyalet Komutanları yla bağlantı kurabiliyor. Aynı frekansa girilmesi halinde diğer birimler de o konuşmaları dinleyebiliyor. Yani, Bahoz Erdalın konuşmak için topraklarımızda bulunmasını gerektirecek bir durum yok. Abdullah Öcalan da, Bekaa da bulunduğu dönemde mesajlarını topraklarımızdaki teröristlere telsizle verirdi.

Tunceli de 4 örgüt ve Feyzioğlu nun uyarısı
Tunceli dağlarına TİKKO örgütü, her ne kadar PKK dan ayrı görünse de, işbirliği içinde oldukları biliniyor. Son dönemlerde Halk Kurtuluş Ordusu (HKO) ile DHKP-C nin de silahlı kanadı Tunceli kırsalında taban edinmeye çalışıyor. Şu anda, yörede toplam 300-400 arasında silahlı örgüt mensubu bulunuyor. Söyleyelim, Tuncelili dağlarındaki Tuncelili olanların sayısı 75 civarındadır.. O yüzden, Tuncelilere haksız edilmesin ve adeta terörist yetiştiren bir bölge olarak görülmesin Öyle bir arazi yapısı var ki, Hüseyin Aygünün dağdaki iyi çocukları indirmesi zor.

Dağdaki olmayı adeta özendiren siyasiler, CHP Parti Meclisi Başkanı Metin Feyzioğlu nun şu sözlerini dikkatle okumalı:
Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü hak savaşçısı kardeşlerimiz den oluşan, iyi niyetli bir örgüt olarak tanıtamaz. Terör örgütünün çeşitli yöntemlerle kandırdığı kişilerin topluma kazandırılması için uğraş vermek, onların insan haklarını korumak ayrı, terör örgütüne sempatiyle yaklaşmak ayrı şeylerdir.

Hüseyin Aygün, anlaşılıyor ki bundan böyle iyi çocuklarla birlikte olmaya devam edecek. 48 saat birlikte olduğu teröristlerden birisinin kimliği belli olmasına rağmen Aygün, onu da teşhis edemedi ve formalite gereği şikayetçi oldu. Aygün, genel başkanı da dinlemedi - Saygı Öztürk

Unutturulan adam! - Necati Doğru


Unutturulan adam! Tatilde birkaç şehir, birkaç kasaba, köy dolaştım. Okurlarla karşılaştım, merhabalaştık.
Abasız, postsuz konuştuk.
Hesapsız kucaklaştık.
Ülkemizden dertleştik.
Gülerek anlatıyorlardı; Muğla nın bu kıyı kasabasında denizi mavi atlas örtülü şu koya eskiden halk teknelerle gelir girer, yüzerdi. İktidara yakın bir özel şirkete 49 yıllığına kiraladılar, halk giremiyor diyorlardı.
Malatyalı bir öğretmen!
Aydınlık sesiyle sayıyordu.
Bizim şehirde de TEKEL in fabrikaları ile arazilerini, Sümerbankın fabrikaları ile arsalarını, Et ve Balık Kurumu nun şehir ortasında kalmış parsellerini yem ettiler.
Okurlar sanki sözleşmişti.
Her yerde, büyük, küçük.
Yağma sofrası anlatıyorlardı.


Xxx

Bugün 19 Ağustos; büyük şair Tevfik Fikret in, hayata pencerelerini kapattığı gün. Okurlarıma; Tevfik Fikret in tam 100 yıl önce Haziran 1912 de yazdığı günümüze de ışık sunan şiirini köşemde yayınlamaya söz verdim:

YAĞMA SOFRASI
 
Bu sofracık, efendiler;
ki yutulmayı bekleyen
önünüzde titriyor,
şu milletin hayatıdır;
şu milletin ki acılı,
şu milletin ki can çekişen!
Ama sakın çekinmeyin,
yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin,
bu iştah açan sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

xxx

Efendiler çok açsınız,
bu yüzünüzden bellidir;
yiyin, yemezseniz bugün,
yarın kalır mı kim bilir?
Bu nimetler yığını,
 bakın gelişinizle övünür!
Bu hakkıdır gazanızın,
 evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin,
bu safa veren sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin!

xxx

Bütün bu nazlı beylerin
 ne varsa ortalıkta say:
Soy, sop, şeref, gösteriş,
oyun, düğün, konak, saray,
bütün sizin, efendiler,
konak, saray, gelin, alay;
bütün sizin, bütün sizin,
hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin,
bu iştah açan sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
 çatlayıncaya kadar yiyin!

xxx

Büyüklüğün biraz ağır da olsa
hazmı yok zarar,
gösterişin gururu var,
intikamın sevinci var.
Bu sofra sizin iltifatınızdan
parlaklık umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer,
bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin,
 bu can veren sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
 çatlayıncaya kadar yiyin!

xxx

Verir zavallı ülke,
 verir ne varsa; malını,
vücudunu, hayatını,
 umudunu, hayalini,
bütün ferahlığını,
 gönlünün bütün sevincini.
Hemen yutun,
düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin,
 bu iştah açan sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
 çatlayıncaya kadar yiyin!

xxx

Bu harmanın gelir sonu,
 kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner
 bugün çıtırdayan ocak!
Bugün mideler güçlü,
bugün çorbalar sıcak,
atıştırın, tıkıştırın,
kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin,
 bu yiyecek dolu sofra sizin,
doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin.

Xxx

Tevfik Fikret in Han-ı Yağma (Yağma Sofrası) başlıklı şiirini günümüz Türkçesine şair dostum Refik Durbaş aktardı. Genç okurlarım; ölümsüz şairimizin bu şirini anlayabilsin, ezberlesin, akıllarından hiç çıkarmasın, şiir nasıl yazılır öğrensinler isterim. Yazar Hıfzı Topuz da Tevfik Fikret in hayatını Elbet Sabah Olacaktır adıyla kitaplaştırdı ve Mustafa Kemal Atatürkün; Bütün eserlerini okudum. Bir çoğu ezberimdedir dediği ve Tevfik Fikret ten ışık alarak vatanın kurtuluşunu başlattığı notunu düştü. Yazar Serol Teber, Tevfik Fikret in duygu dünyasını Aşiyan daki Kahin başlığıyla kitaplaştırdı ve gazeteci Orhan Karaveli de Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği adlı kitabının 277 sayfasına şu notu yazdı: Devrin dürüstlüğüyle tanınan sadrazamı Talat Paşa(1874-1921) Fikret e bir dostuyla haber gönderip, yağma sofrasına kurulanlar içinde ben de var mıyım diye sordurdu. Tevfik Fikret bu soruya bir tebessümle cevap verdi.
Bunları şunun için yazıyorum.
Bugün ülkemizde Yağma Sofraları 100 yıl öncesinden daha çatlayınca iştahla kuruldu ve Tevfik Fikret i unutturulan adam yaptılar. O kadar şiir okuyorlar, Tevfik Fikret ten tek bir satır söylemeye yürekleri yetmiyor.
Bayramınız kutlu olsun.Unutturulan adam! - Necati Doğru

Devşirme Kürtler! - Tünay Süer


Devşirme Kürtler! Başbakanın kontrol bizde dediği Şemdinli de PKK lar adeta cirit atıyorlar.
Osman Pamukoğlu Paşanın (HEPAR Genel Başkanı)dediği demek ki doğruymuş. Hakköe2ri elden gitmiş. Osman Pamukoğlu nun CNN Türk te çıkacağı programı boşuna iptal ettirmemiş iktidar. Çünkü bu yürekli adam şimdiye dek kimsenin cesaret edip söyleyemediğini halka duyurmuştu bir şekilde. Yol kesen PKK lilerin söyledikleri gibi ne basından ne de televizyonlardan doğruları öğrenemiyoruz. Oralarda neler olup bittiğini bilemiyoruz. Osman Paşa askeri tecrübelerine dayanarak belki bu sözleri söylemişti. Ne kadar haklı olduğunu daha çok anladık.
Ülkemizde bir yerlerde güvenlik güçleri, tanklar, toplar, olmadan dolaşamıyorsak, canımız güvende değilse, orası bence de elden gitmiş demektir.
Bunun en güzel örneklerini CHP li bir vekilin kaçırılması olayında ve dün yola çıkan BDP li milletvekilleri ile rahatça konuşan, hükümete, basına tehditler savuran, yol kesen hem de çok rahat hareket eden PKK liler sayesinde iyice anladık.
Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın. PKK yı Amerika izin vermediği için topraklarımızdan atamıyoruz, yok edemiyoruz demek.
Bütün sebep OSLO anlaşmaları, yuları kaptırdık ve Amerika ya göbekten bağlandık. PKK bu anlaşmaları yapanlara dua etmelidir bence.
****
BDP Milletvekilleri ve beraberlerindeki heyet Bağlar Köyü nü ziyaret ettikten sonra güya boşaltılan mezraları incelemek istemişler. Yolda ilerlerken biri kadın 5 PKK lı tarafından yolları kesilmiş.
Bu işin suyu çıktı artık.
Gerisini biliyorsunuz sizlerde.
Teröristlerle tek tek tanıştırma faslını BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak yapmış. Kışanak ayrıca orada güvenlik güçlerinin olmadığını, hükümetin gerçekleri sakladığını söylemiş. Yine BDP vekili Aysel Tuğluk ta görüntülerde görüldüğü gibi çok rahat hareket ediyorlardı diyor.
Vay anam vay! Teröristi alkışlayan, sarılıp öpen TBMM lisinde bir partinin mensupları.
Gülelim mi? Ağlayalım mı dersiniz?
Ne günlere kaldık! BDP li Kaşanakın söylediği gibi orada güvenlik güçleri yok.
Neden?
Orada güvenlik güçleri olsa bu eşkıya böylesine rahat olur, bir de kameralara el sallayarak tehditler savurabilir miydi?
Sözleri tam anlaşılmıyordu ama yüzlerce askerin kendilerine katıldığını ve bunun saklandığına benzer şeyler söyledi köpüren ağzıyla.
Bu teröristin sözlerine halen ne iktidardan ne de muhalefetten bir yanıt duyamadık.
Nerede güvenlik güçlerimiz, nerede? Ancak bir mayın patlayıp askerlerimiz şehit olunca mı oralarda oluyorlar acaba?
Hükümetin, başbakanın tek dertleri, varsa, yoksa Suriye. Ne iştir?
****
Tehdit savuranın yüzüne baktığımda CHP Tunceli Milletvekili Aygünün kendini kaçıranlar için söylediği ; kibar, nazik, efendi ve duygusal evlerine dönmek isteyen, genç arkadaşlar sözlerini daha çok yadırgadım. O kibar, nazik dediği teröristlerin neler yaptıkları meydandadır.
O ne biçim surat ifadesidir öyle? Ne Kürt, ne de Türk tipi vardı. Bu Ermeni kökenlidir diye düşündüm. Öylesine nefret ve hainlik dolu bir bakıştı ki O tehdit ile kaldırdığı parmağını kırasım geldi.
Benim İstanbul da, Anadolu da fakir sofralarını misafirlerine açan İstiklal Savaşımızda birlikte olduğumuz Kürtlere benzetemedim o haini.
****
Aklıma 12 Mayıs 2012 de yazılan bir yazı, dinini ve ismini değiştirip Dersimli Ermeniler Derneği'ni kuran, Miran Pirgiç denilen adamın büyük lafları geliverdi.
Kripto Ermenileri özlerine dönmeye davet eden Miran Pirgiç, Akit ten Fatih Akkaya'nın sorularını cevaplarken Dersimlilerin (Tuncelilerin) yüzde 75'inin Ermeni kökenli olduğunu söylemişti.
Mesela Abdullah Öcalanın Ermeni kökenli bir Kürt olduğu, Mesut Barzani in Yahudi asıllı bir Kürt olduğu söylenmektedir. Doğru olduğunu belirleyen belgeler var.
Bunları biliyoruz da Tuncelilerin yüzde 75 şinin Ermeni kökenli olduğunu söylemek, iddia etmek ya aptallıktır, ya da cesarettir. Fazla yüz buldular ya!
Adam öylesine ileri gitmiş ti ki, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun aslını inköe2r ettiğini bile iddia ediyor...
Pirgiç, Dersim denilince akla ilk gelen siyasetçi olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili de şok iddialarda bulunuyor röportajda..
Kılıçdaroğlu ile ilgili Annesinin Ermeni olduğu kesindir, bu bilinen bir gerçek diyen Pirgiç, şöyle devam ediyor:
Fakat Kemal Kılıçdaroğlu bunu reddetmeyi tercih ediyor. Kürt olduğunu reddetmesi gibi. Oysa bunu Dersim'de herkes biliyor. Kılıçdaroğlu'nun ilçesi olan Nazımiye, Ermeni yerleşim yeridir. Nitekim annesinin ismi Emoş'tur, Yemoş diyenler de vardır. Kılıçdaroğlu bunları inköe2r ederek annesine hakaret etmektedir.
Bu sözlere Sn. Kılıçdaroğlu ndan ne cevap gelmişti, daha doğrusu yanıt vermiş miydi şimdi hatırlamıyorum.
(Bizler bu adamın o sözleri karşısında Kılıçdaroğluna sevgimizden bir şey kaybetmemiştik. Zira bizler mezheplere, dinlere değil insanlığa bakıyorduk. Önce İnsan kavramını seviyorduk. Osmanlı döneminde de Ermeniler, devşirmeler çok önemli makamlara gelmişlerdi.)
Halk arasında Kripto Ermeni olarak bilinen kimi vatandaşların, artık kendilerini gizleme gereği duymadıklarını, Kilisede vaftiz olarak İslam dinini terk edip Hıristiyanlığa geçtiklerini, kendisinin de de Selahattin olan ismini 2 yıl önce değiştirerek; kilisede vaftiz olarak Hıristiyanlığa geçmiş olduğunu söylemiş.
BDP ve PKK'daki Ermeni ağırlığını da doğrulayan açıklamalarda BDP içinde Ermeni kökenli çok sayıda kişinin olduğunu , Ermenilerin 1923'ten önce en çok yaşadığı yerlerin hepsi, oy oranı olarak, BDP'nin yoğun olduğu yerlerdir. Örneğin Sason. Sason Ermenileri dünyaca meşhurdur. Sasonluların hepsi BDP'nin içindedir. Yine bir Van. Ermeni şehri olduğunu biliyoruz. Burayı da BDP kazanmıştır diyen Pirgiç, kendisinin de yıllarca BDP'nin içinde kaldığını, BDP'nin her kolunda çalıştığını söyledi. Pirgiç HADEP döneminden itibaren teşkilatlarda görev yaptım. Toplam 15 yıl hizmet ettim Diyor.
Bu adamın söyledikleri akla çok yatkın geliyor bence. Eskiden bu kadar medya yoktu ve çok iyi hatırlıyorum ki öldürülen PKK lilerin cansız resimleri basında yer alırdı ve bu ölülerin çoğunun sünnetsiz olduğu yazılırdı.
Yukarıdaki iddialar bir yana şayet bu söylenenler doğruysa biz PKK diye, hem kandırılmış Kürtlerle hem de arkasında büyük destek olan onların uşakları ile emperyalist güçlerle savaşıyoruz.
Bu arada kendi yaramıza merhem süremezken elin yurduna Suriye ye kafa tutuyoruz bu çok üzücü bir şey. Türkiye çok karanlık bir sürece gün geçtikçe daha çok sürükleniyor.
CHP kendisinden beklenen muhalefeti bir türlü yapmıyor, neden?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu nun Tunceli Milletvekili Aygün e sahip çıkmasından sonra Aygünün Haber Türk te yaptığı açıklamada CHP nasıl bir yolda yürüyeceğini ulusalcı, kafatasçı kişilerle onların yapacağı eleştirilerle bir yol yürünmeyeceği görünmüş oldu demesi yenilir yutulur cinsten sözler değildir.
Çünkü CHP deki milliyetçilik Atatürk milliyetçiliğidir ve bu asla kafatasçılıkla bağdaştırılamaz. Aygünün bu sözleri YCHP yi karıştırabilir. Zira CHP liyim diyen hiç kimse onun bu sözlerini yemez.
Sevgili okurlarım yarın Şeker Bayramı tüm yurdumuzda acısı, tatlısı ile kutlanacak.. Ben herkese hayırlı bayramlar dilerken kendim için de, memleketin şu halinde, onlarca şehitlerimizi topraklara verdiğimiz, anaların ağladığı, çocukların yetim, gencecik gelinlerin eşsiz kaldığı, gazilerimizin hastanelerde acı çektikleri bir zamanda, bayram benim neyime diye kutlama filan yapmayacağım.
Sevgiyle kalın
Tünay SüerDevşirme Kürtler! - Tünay Süer

reklam yeri
 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Hot Sonakshi Sinha, Car Price in India
online kişi acaip's Profile on Ping.sg