13 Eylül 2012 Perşembe
Başbakan'ın öğrenci mektuplarında bunlar yazmıyor! - Uğur Dündar
01:09
No comments
4+4+4 başladı.
60 aylık bebeler, heyecanla okullarına koştular.
Ama sınıflardaki sıralarda oyuncak yerine, Başbakan Erdoğan'ın fotoğraflı mektubunu buldular.
Okuma yazma bilmeyen minikler, daha ilk günden AKP propagandasının hedefi oldular!
Ali topu at!'' yerine, Baş-ba-kan Tay-yip Er-do-ğan'' demeyi öğrendiler!
Öğretmenler Bu nasıl bir eğitim?'' dediler.
***
Miniklerden sonra sıra, yaşça daha büyük öğrencilere gelecek.
Onları da 17 Eylül sabahı, ücretsiz ders kitapları ve birer mektup bekleyecek.
Başbakan'la Milli Eğitim Bakanı, fotoğraflı mektuplarla bu kez onlara seslenecek.
Peki Başbakan Erdoğan ve Bakan Dinçer öğrencilere ne diyecek?
Başbakan'ın ne diyeceği ilk mektuptan az çok belli!
Bakan Dinçer ise herhalde intihal nasıl yapılır?'' dersini verecek!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 4+4+4'ün Türkiye'ye 21. yüzyılı kaybettireceğini öne sürüyor.
Demek ki 4+4+4'te yüzyıl kaybettirecek geri vites, 17 Eylül günü, tam anlamıyla devreye girecek!
***
Bu yıl öğrencilere 187 milyon adet bedava ders kitabı dağıtılacak.
Bunların maliyeti 300 milyon lirayı bulacak.
Zihinlere Bedava kitapların basım ve dağım ihaleleri acaba nasıl yapılıyor?'' sorusu gelecek.
O halde birini ben anlatayım, Sezar'ın hakkını Sezar'a vereyim.
***
Bu köşede sık sık eleştirdiğimiz Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı...
Basın İş Sendikası, kitap ihalesine katılan firmaların kendi aralarında anlaştıklarını ve devleti kazıklayacaklarını haber alıyor.
Duyumlar Bakan Çelik'e bildiriliyor.
Bakan, sendika yetkililerini makamına davet edip dinliyor.
Araştırma sonucunda iddiaların doğru olduğunu görüyor.
Bunun üzerine ihaleye katılacak şirketlerin yetkililerini Bakanlığa çağırıyor.
Onlara Tekliflerde büyük indirim yapın, yoksa ihaleyi iptal ederim!'' diyor.
Bu arada Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi'ni tam kapasite ile çalıştırıyor.
Basımevi'ni, İstanbul'da Topkapı Sarayı avlusundaki daracık mekandan çıkarıp, Ankara Hasanoğlan'daki bugünkü modern tesislerine taşıyor. Baskı kapasitesini arttırıyor. Böylece kurumu, ihale tazgahlarına karşı, devletin sigortası haline getiriyor.
Devlet Basımevi'nin harıl harıl kitap bastığını gören kuruluşlar, mecburen yelkenleri suya indiriyor.
Fiyat kırılıyor.
Böylece devlet, o günün parasıyla 35-40 milyon liralık kazıktan kurtarılıyor.
Hatta bir ders kitabının basımcısı, o kitabı neredeyse zararına satmayı bile göze alıyor!
***
Bunları dürüstlüğüne inandığım saygın bir CHP'liden dinledim.
Yetinmedim, kendim araştırdım. Doğruluğuna inanınca da, Hüseyin Çelik'in hakkını teslim etmeye karar verdim.
Böylece dürüst gazeteciliğin gereğini yerine getirdim.
Peki bugün durum nasıl?
Hüseyin Çelik dönemine oranla çok farklı.
O tarihlerde işi bırakmanın, matbaaları kapatmanın eşiğine gelen firmalar, bugün dev tesislerin sahibi oldular.
Bitmek üzere olan matbaacılığı, Başkent'in yükselen yıldızı yaptılar.
Devlet Basımevi de işçi maliyeti nedeniyle tam kapasiteyle çalışmayınca, meydanı boş buldular. Kazançlarına kazanç kattılar.
Hüseyin Çelik'ten bu yana, köprülerin altından çok su akıttılar!
***
Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Eskiden tatil yörelerini İstanbul plakalı süper lüks otomobiller doldururdu.
Son yıllarda, İstanbul'un yerini, Ankara aldı!
Ankara plakalı birbirinden lüks araçlar, deniz kıyılarında tozu dumana katıyor.
Çünkü her türlü ihaleyi, Ankara'yı mesken tutan AKP yandaşları kapıyor!
Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı'na kitap satan matbaalar adeta para basıyor!
Başbakan, öğrencilere gönderdiği mektuplarda bu gerçekleri tabii ki yazmıyor!
0 yorum:
Yorum Gönder