Bugün Hacı Bektaş huzurundayız - Rıza Zelyut

Her yıl 16 Ağustos'ta Hacıbektaş ilçesinde başlatılan 3 günlük törenle Hacı Bektaş Veli (1209-1273) anılır. Bu törende Alevi kültürüne hizmet etmiş; ülkemizdeki barışa ve dostluğa katkıda bulunmuş bir isme de Hacı Bektaş Veli Barış ve Dostluk Ödülü verilir.
Bu yıl Anma Kurulu; bu ödüle bizi uygun buldu. Ödülümü alırken bir cümle ile de olsa Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da sesleneceğim: 'Türkiye için hiçbir zaman sorun olmayan Alevi toplumunun barışçı isteklerini, TBMM'yi harekete geçirerek karşıla. Bunun için Diyanet İşleri'nden değil milli iradeden görüş al.'
Umarım ki kendisi, iyi niyetli ve politikalar üstü çağrımızı duyacak; bir adım da Alevi toplumu için atacaktır. Böyle bir adımı Meclis'teki muhalefet partilerinin destekleyeceğinden de yüzde yüz eminim.

SELÇUKLU'DAN CUMHURİYETE
Asya'nın doğusundan bir sel gibi Batı'ya akan Türkmen boyları Anadolu'yu kısa sürede fethettiler. Prof. Ömer Lütfi Barkan'ın 'kolonizatör Türk dervişleri' dediği bu güç; Anadolu'dan sonra Rum İli'ne de geçerek Orta Avrupa'ya kadar ulaştı.
Osmanlı Devleti, bu kuruluşu; Yeniçeri Ordusu (Ocak) olarak yeni biçimde örgütledi.  Esir olarak getirilen Hıristiyan çocukları eğitilip Müslüman edildiler. Lakin bu Müslümanlık Hacı Bektaş Veli'nin fikir ve duygularında temsil edilen Alevi Müslümanlık idi.
Yeniçeri Ordusu; 'Pir' yani 'Büyük üstad' olarak Hacı Bektaş Veli'yi biliyor ve her gün sabah duası olarak onun gülbangını okuyordu. Bugün Aksaray olarak bilinen İstanbul'daki semt, eskiden Yeniçerilerin kışlalarının bulunduğu meydan idi. Burada bir oda 'Tekke' diye adlandırılmıştı. Bu tekkede Hacıbektaş'tan gelen ve Hacı Bektaş Veli'nin soyundan gelen bir Çelebi , yani dede bulunuyordu. Ordu sefere çıktığında o da ordu ile gidiyor; dualarla askeri coşturuyordu.
Eskiden Et Meydanı denilen Aksaray'da kışlaların ortasında büyük bir 'Meydan Taşı'  bulunuyordu. Yeniçeri Ordusu'nun komutanı olan Ocak Ağası bu taşa çıkarak askere sesleniyordu. Bu meydan taşının üstündeki deliğe bir bayrak direği sokuluyor; direğe de beyaz renkli Hacı Bektaş Bayrağı çekiliyordu.
Kısacası; Selçuklularla Anadolu'yu fetheden; Osmanlı'yı Avrupa'da ilerleten ruh; Hacı Bektaş Veli ruhu idi.
Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için Sivas'ta kongre toplamış; oradan Ankara'ya giderken Hacıbektaş İlçesi'ne uğramış; o günkü Alevi dedesi Cemalettin Çelebi'nin konağında misafir olmuş; gece de cumhuriyet fikrini ilk kez ona açıklamıştı.
Çünkü; büyük Atatürk, Alevilerin Milli Mücadele'yi destekleyen bir ruh ve fikir yapısı içinde olduğunu biliyordu. Bunu da daha 26 Haziran 1919'da Tokat'tan Konya ordu komutanlığına çektiği telgrafta açıkça yazmıştı.

KAVGADA YOKUZ
Alevi toplumunun eskiden beri sürüp gelen barışçı istekleri, Diyanet ve TSK tarafından tehlikeli görülüyor; hükümetler de oralardan gelen bu görüşlere bakıp bu talepleri reddediyorlar.
Bu yetmiyor; şu sıralarda Ortadoğu'da yürütülen emperyalist paylaşım mücadelesinde de Alevileri bir yem gibi kullanmak istiyorlar. Bu yönde yapılan kışkırtmalara rağmen; barışçı Anadolu Alevileri; bu zalimlerin kavgasında yer almıyorlar.
Beklentimiz; halkımızın tümünün bu gerçeği görmesi ve Alevi toplumunun sıkıntılarının aşılması için siyaset üzerinde baskı yapmasıdır.
Elbette ki barışçı yollardan...