17 Ağustos 2012 Cuma
Hüseyin Aygün, Aslı Çakır Alptekin, Mehmet Y. Yılmaz - Emre Kongar
21:15
No comments
Başlıktaki üç isim nasıl yan yana geldi?
***
Türkiye, bir sıcak olaylar ve müzmin sorunlar ülkesi haline geldi
Müzmin sorunlar derken, sürekli olarak sıcak gündemin etkisiyle ihmal edilen soğuk gündemi , yani, aslında bu sıcak olayların arkasındaki müzminleşmiş sorunları ve süreçleri kastediyorum.
***
İçte ve dışta görülmemiş bir zorlama ve bu zorlamaların dayattığı müthiş sancılı bir değişim baskısı:
İçte, terör, yaygın adaletsizlikler, altüst edilen eğitim sistemi, baskı altına alınan medya, tedirgin kitleler, kaygılı anne-babalar, gençler, aydınlar
Dışta, savaş olasılıkları, değişen sınırlar, ülkenin tehdit altındaki güvenliği, barışı ve istikrarı!
Aslında bütün bunların arkasında, emperyalizmin bütün dünyadaki saldırgan stratejisi ve son on yıldır Türkiye yi yöneten AKP nin yanlış, dayatmacı, toplumun müsamaha sınırlarını zorlayıcı iç ve dış politikaları var.
Ama bunların soğukkanlı bir biçimde irdelenmesi, çözümlenmesi, bunların baskısı altında doğruların nasıl bulunabileceğinin tartışılması, hem zor hem de kimsenin pek ilgisini çekmeyen konular
Öte taraftan sıcak gündem, hem halkın, okurların, izleyicilerin ilgisini çektiği hem de bunlar hakkında ahköe2m kesmek kolay olduğu için, çok daha cazip ve rahat bir iş.
İşte ben bugün bu üç isim etrafında, sıcak gündem ile soğuk gündem , yani müzmin sorunlar arasındaki bağlantıya dikkati çekmek istiyorum
***
Hüseyin Aygünün kaçırılması olayında, yukarıdaki bölümde dikkat çektiğim, dışta emperyalizmin, içte de AKP nin yanlış politikalarının dayatmacılığı var:
Emperyalizm, dünyayı ve Ortadoğu yu yeniden düzenlerken, dinciliği, mezhepçiliği, ırkçılığı ve milliyetçiliği, demokratik ve eşitlikçi kimlikler olmaktan çıkarıp ayrışmanın, düşmanlığın, bölünmenin temeli yapıyor
PKK terörünün ve Hüseyin Aygünün PKK tarafından kaçırılmasının arkasındaki müzmin sorun , temel süreç , soğuk gündem budur!
Buna AKP nin on yıldır bu konudaki zigzaglı, sürekli değişen, ilkesiz ve sağa sola savrulan, üstelik de her yaptığı değişikliği baskıcı yöntemlerle empoze etmeye çalışan, yanlış politikalarını ekleyin
Durum ortadadır!
***
Gelelim, Aslı Çakır Alptekin in altın madalyası ile simgelenen Cumhuriyet Kızlarının olimpiyat başarılarına:
Aslında bu kızlara, (kadın sporcuların tümüne) Atatürkün kızları demek de yanlış olmaz:
Çünkü onlar, bütün bir İslam öe2leminde ve Arap dünyasında mucizevi bir değişim gerçekleştirmiş, İslama dayalı bir din-tarım imparatorluğundan 15 yıl gibi çok çok kısa bir sürede çağdaş bir devletin temellerini atmış olan Mustafa Kemal Atatürkün ve onun kurduğu demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin ürünleridir.
Üstelik bu başarıları taçlandıran bir başka nokta daha var:
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Türkiyesi, bütün çağdaşlık atılımlarına rağmen, din-tarım imparatorluğunun feodal değerlerinden kurtulamamış, kadınını, kızını tam özgürleştirememiş, onların eğitimini tam sağlayamamış ve özellikle de spor altyapısını sadece kadınlar için değil, erkekler için de henüz kuramamış bir ülkedir.
Bu kızlar böyle olanaksızlıklar içinde gerçekleştirmişlerdir bu mucizevi başarılarını
Bakınız her birinin bireysel öyküsüne:
Gözler yaşartan fedaköe2rlıklar, yıkılmaz bir azim ve irade, sistematik bir çalışma, özetle, müthiş bir kişisel ve ailevi cehd göreceksiniz!
Yukarıda işaret ettiğim temel süreçler ile güncel sıcak olaylar arasındaki ilişkiye baktığınızda, politikacıların bu başarıları nasıl kendilerine yontmak için çabaladıklarını fark eder, Cumhuriyet Türkiyesi nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti kimliğinin altını oymaya çalışanların yaşadıkları çelişkileri mutlaka görürsünüz!
***
Mehmet Y. Yılmaz bu denklemin neresinde:
Bilmem yazılarını okuyor musunuz?
Türkiye de güncel sıcak olaylarla , soğuk gündemin yani temel süreçlerin ilişkisini hiçbir zaman gözden kaçırmayan, sürekli olarak aradaki sebep-sonuç ilişkisine dikkati çeken ama bu arada güncelliğini yitirmeyen bir yazar.
Dünkü yazısında hem sıcak gündeme hem de temel süreçlere ilişkin konuları gündeme getirmişti:
Adalet, eğitim ve demokrasinin kaçınılmaz gereği olan şeffaflık!
Tam bir fikri takiple tek bir yazıda, hem güncel olayları özetlemiş hem de temel süreçlere dikkat çekmişti.
Bugün yerim bittiği için, bu yazı üzerinde perşembe günü tekrar duracağım.
0 yorum:
Yorum Gönder