MERVE TUNÇEL
Uykusuzluk, bilhassa mevsim geçişlerinde hepimizin müşterek derdi. Ancak tedavi edilmezse kronik hale gelebiliyor. Sonunda bağışıklık sistemi sorunlarından, kalp krizi ve felce kadar birçok hastalığı tetikliyor.
Bütün gece yatağınızın sağ ve sol yanına binlerce defa dönmeden uyuyamıyorsunuz, deliksiz uykuyu mumla arayıp süzgece dönmüş olanına bile razısınız, sabahları uyandığınızda aynada karşılaştığınız zombiye dönmüş bembeyaz surat ve pörtlemiş gözler de cabası. Uykusuzluk, Türk insanının hiç de yabancısı meydana gelmediği bir kavram. En sık karşılaşılan uyku bozuklukları neler? Tedavi edilmezse ne gibi sağlık meselelerine yol açıyor?
Uyku anını 'insanoğlunun belki de en gizemli dönemi' olarak niteliyor, Acıbadem Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu. Tarih boyunca uykunun hep pasif bir dönem olduğu düşünülmüş. Ama 20. asrın başlarından itibaren, aslında uyku sırasında beynin aktivitesinin sanıldığı gibi az olmadığı, aksine beynin uyku sırasında uyanıklıktan farklı şekilde, hatta uykunun bir takım dönemlerinde uyanıklıktan henüz fazla çalıştığı anlaşılmış. Beynimizde uyku ve uyanıklığımızı düzenleyen bir mekanizma var. Bu mekanizma genellikle gün ışığına bağlı olarak çalışıyor. Yani güneş battığı andan itibaren beynimiz uyku için ihtiyaç duyulan hormonları salgılamaya başlıyor. Bu da belli bir süre sonra uykuya geçmemizi sağlıyor. "Ama ne yazık ki günümüzde, suni aydınlatmanın aşırı olduğu, akşam saatlerinde uyku harici aktivitelerin varlığı, uykuya geçme saatimizi, natürel olması gereken saatin çok ötesine taşıyor." diyor Aksu. Hal böyle olunca da uyku bozuklukları kaçınılmaz oluyor.
Genetik yatkınlık olabiliyor
Uyku bozuklukları epey sık görülen hastalıklardan. "Ama bunların içinde de bir takım hastalıklar ön tasarıya çıkıyor. Sözgelişi uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu, insomni (uykusuzluk) en sık görülenlerden." diyor Aksu. Bunlardan uyku apne sendromu, uyku sırasında soluk durmaları ile karakterize bir hastalık. Hastalardaki temel şikayet, gündüz kendilerini uykulu ve yorgun hissetmeleri. Bunun dışında uykuda soluk durmaları ve horlama, geceleri baş ağrısı, sabahları ağız kuruluğu, gece sık idrara kalkma, yeniden geceleri boyun ve baş bölgesinde terleme bu hastalığın önemli belirtilerini oluşturuyor.
Diğer sık görülen bir hastalık ise huzursuz bacak sendromu. Bu hastalıkta bilhassa geceleri veya akşamları ortaya çıkan bacak ağrıları mevcut. Bu ağrılar nedeniyle hastalar uykuya dalmakta güçlük çekiyor. İnsomni yani uykusuzluk ise en az bir aydır var meydana gelen yetersiz veya az uyku durumu. Huzursuz bacak sendromlu hastaların en az yarısında ailede de benzer yakıntıları meydana gelen kişilerin varlığı dikkat çekiyor. Yeniden bunun gibi bir takım insomni tiplerinde genetik yatkınlık çok önemliyken, bazılarında ise psikolojik ve çevresel etmenler ön tasarıya geçiyor. Tüm bu hastalıklar uykuyu ya tümden etkiliyor veyahut kalitesini bozuyor.
Tedavi edilmezse...
Akut uyku bozuklukları henüz çok çevresel veya psikolojik faktörlere bağlı oluyor. Bu grup içindeki en önemli hastalık, akut uykusuzluk. Bu tabloda psikolojik, sosyal veya fiziki strese bağlı olarak ortaya çıkan bir uykusuzluk söz konusu. Eğer bu dönemde tedavi edilmezse henüz kalıcı ve zor tedavi edilebilir insomni tiplerine dönüşebiliyor. Aslında çoğu uyku bozukluğu diğer organ sistemlerimizi çok ciddi şekilde etkiliyor. Ama bunlar içinde bilhassa uyku apne sendromu ve huzursuz bacak sendromunun sonuçları çok henüz ağır oluyor. Bu hastalıklar kalp damar hastalıkları ve felç için önemli bir risk oluşturuyor.
Teşhis için uyku testlerinin yapıldığı uyku odalarına alınıyor hastalar. Bu testler, bir takım uyku hastalıklarının tanısının konulması, tedavinin nasıl yapılacağının belirlenmesi ve etkisinin görülmesi için uygulanıyor. Bu test sırasında hastaya bir takım kablolar yapıştırılıyor ve gece boyunca uykuda beyin ve kas aktivitesi, göz hareketleri, kalp aktivitesi, solunumu, kandaki oksijen miktarı, bacak hareketleri ve görüntüsü kaydediliyor. Sonrasında verilerin hepsi değerlendiriliyor ve uyku hastalığının tipi belirlenip tedavi planı oluşturuluyor.
Uyku hijyeni için...
* Yatma ve kalkma saatlerinin kendi hayat düzeninize göre belli olması ve bu saatlere çok özel durumlar haricinde uymak gerekiyor. Hafta sonu, hafta içi, tatil günü demeden çok değişkenlik göstermeksizin bu saatlere uyulmalı.
* Yatak odasının sessiz olması sıhhatli uyku için şart. Işık, uyku kalitesini bozan önemli bir faktör. Uykunun sürmesini sağlayan hormonun yani melatoninin salınabilmesi için odanın karanlık olması gerekiyor. Bazen bir gece lambası bile bu hormonun salınımını bozabiliyor.
* Kesinlikle yatakta uyunmalı. Televizyon karşısında, oturma odasında kısa müddetli uyuklamalar, gerçek uykuyu etkiliyor ve bozuyor. Bununla beraber yatakta da kitap okuma, televizyon seyretme gibi aktiviteleri yapmamak gerekiyor. Kısaca uyku yatakta uyunmalı ve yatakta uyku dışında aktiviteler yapılmamalı.
* "Ne kadar yorgun yatarsam o kadar rahat uyurum" düşüncesi yanlış. Ne kadar yorgun olursak o kadar zor uyuruz. Bu nedenle, bilhassa sizi yoracak işleri, ağır fiziksel aktiviteleri akşam saatlerine bırakmayın. Sözgelişi gece inşa edilen egzersiz veya sportif faaliyet, o geceki uykunun bozulması için bir neden.
* Bir Takım geceler zor uyuyabilirsiniz. Bu durumda yatakta uyku için debelenmemek gerekiyor. Bunun yerine uyuyamadığınızı hissettiğinizde, uyku için kendinizi zorlamak yerine, yataktan kalkmak, mümkünse başka bir odada kısa süre bir şeyle uğraşmak ve bir süre sonra yatağa gitmek henüz iyi bir yöntem. Yalnız burada da, gecenin büyük bir kısmını uyanık geçirmiş olsanız dahi, uyku düzeni açısından sabah kalkmanız gereken saatte kalkmanız şart.
0 yorum:
Yorum Gönder